Herkesin bir derdi var. Kiminin ekmeği bayat, kiminin pırlantası ufak. Bu sözler memleketin nabzını tutan bir şairin dizelerinde yankılanırken, bazı kesimler için servet hızla artıyor, çoğu insan ise yoksullukla boğuşuyor. Türkiye’de milyoner sayısı 2 milyonu aşmış durumda; toplam servet ise 17 trilyon 476 milyar lira olarak kayıtlara geçiyor. ODMD verilerine göre 2024 yılında ultra lüks otomobil markalarının satışları adeta patladı; en ucuz Ferrari modelinin Türkiye fiyatı ise 48 milyon lira olarak dile getiriliyor.
İşte bu zenginlik uçurumunun karşısında bazı insanlar için hayat, hayatını kaybetmeye varan risklerle dolu bir gerçekliğe dönüşüyor. Erzurum’un Pasinler ilçesindeki Porsuk Mahallesi’nde bulunan baraka ev çöktü; çatı ağır darbeyi vurdu ve çiftçi Hamit Kara’nın eşi Dilara Kara ile 7 yaşındaki oğlu Kerimhan ve 11 yaşındaki kızı Sudenaz hayata veda etti. O barakayı 2’si çocuk toplam üç kişi yaşamaya devam ederken, kimselerin haberinin olmaması ayrı bir facia olarak görünüyor.
4 ÇOCUKLUK Bir Yaşantı Antalya’da da benzer bir tablo var. Annesinin rahatsızlığı nedeniyle şehir dışına çıkan Esra Dişçi (27), döndüğünde rögar taşmış, evini su basmış ve eşyaları kullanılamaz hale gelmiş. Eşiyle olan ilişkisinin bitmesiyle birlikte kendisi ve dört çocuğu, iki haftadır sokakta yaşam mücadelesi veriyor. Bu durum, devleti ve yerel yönetimleri kamuoyunun gözleri önüne seriyor; zengin edenler ile yoksulluk içinde boğuşanlar arasındaki uçurum giderek büyüyor.
Görünen gerçek şu ki, konut fiyatları ve kira ücretleri birçok kentte 20 bin lirayı aşarken, en ucuz konutun bile 2 milyon liraya kadar çıktığı bir tablo var. Sokakta yaşayanlar, barakadan bozma evlerde yaşayanlar ve sıradan vatandaşlar arasındaki farklar cinema gibi görünse de, hayatın kendisi bu farkların gerisinde ilerliyor. Yoksulluk öyle bir boyuta ulaştı ki vatandaşın canını almakla yüzleşiyoruz, ve bu süreçte kimi insanlar için güvence ve istikrar giderek daha da azalıyor.