Geçen hafta İsrail’in Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne yaptığı hava savunma sistemi sevkiyatları, Ankara tarafından yakından izlenen bir tartışma başlattı. Geçen yıl imzalanan anlaşmalar çerçevesinde İsrail, Yunanistan ve GKRY’ye geliştirilen savunma teknolojilerini ulaştırdı; bu sistemler ise doğrudan Türkiye’yi hedefleyen bir konumda ortaya çıktı.
Bu yılın üçüncü sevkiyatı olarak görülen ve Aralık sonrası gelen bu teslimatlar, sosyal medya üzerinden paylaşılan görüntülerle gündeme taşındı. GKRY’nin elindeki sistemin özellikleri ise Akdeniz’de süregelen silah yarışının boyutlarını bir kez daha gözler önüne serdi. Türkiye için potansiyel tehdit olarak değerlendirilen gelişmede, Limassol Limanı’ndan geçen bir kamyonun Barak MX hava savunma sistemine ait parçaları taşıdığı görüntüler dikkat çekti. Barak MX’in yaklaşık 150 kilometreye kadar olan menzili ve gelişmiş gözetleme yetenekleri, Türk savunma çevrelerinde yeni ve kaygı verici bir unsur olarak yorumlandı.
Analistler arasında bu sistemi, Türkiye’nin S-300 ve S-400 geçmişine kıyasla daha ileri bir seviyede gördüklerini söyleyenler var. Türk savunma analisti Arda Mevlütoğlu’ya göre, bu radar ağı İsrail’in istihbarat zincirinin merkezine yerleşecek ve Türk hava ile kara unsurlarını önemli ölçüde tehdit edecek. Ancak bazı kaynaklar, Kıbrıs’a özel versiyonun tüm teknik özellikleri içermeyebileceğini belirtiyor.
Yunanistan’ın tavrı konusunda ise mevcut tablo netleşti: Türkiye’nin gelişen insansız hava aracı programına karşı önlemleri artırma yönünde defalarca mesaj veren Atina, bu önlemleri İsrail üzerinden temin etmeyi sürdürdü. GKRY ve basın organları, sistemin artık tamamen teslim edildiğini ve bu yıl içinde faaliyete geçmesinin beklendiğini ifade ediyor. Türkiye ise konuyu dikkatle izlediğini kaydederken, Kıbrıs Savunma Bakanı Vasilis Palmas, silah tedariği üzerinden bir caydırıcılık ihtiyacını vurguladı. Palmas ayrıca Türkiye’yi adayı işgal etmekle suçlayan bazı açıklamalarda bulundu ve “bizim görevimiz, kendi güvenliğimizi sağlamak” dedi.