Bir araştırma, ChatGPT’nin kullanımının yalnızca küçük bir kısmının işle ilgili olduğuna, geri kalanının ise günlük yaşamla iç içe geçtiğine işaret ediyor. Sohbetler çoğunlukla günlük işleri kolaylaştırmaya dönük; kullanıcılar pratik rehberlik, bilgi arayışı ve yazım konularında bu asistandan faydalanıyor. Konuşmaların üçte ikisinden fazlası bu tür yardımları kapsıyor ve mesajların yarısının bir soru içerdiği gözlemleniyor; bu da ChatGPT’nin yalnızca bir tamamlayıcı araç olmaktan çıkıp adeta bir danışman gibi algılanabileceğini gösteriyor. Metin yazımı, planlama ve programlama benzeri görevler ise mesajların yaklaşık %40’ını oluşturuyor. İlginç biçimde, sohbetlerin çok küçük bir kısmı (%2’nin altında) sosyal-duygusal ya da “yoldaşlık” temalı içeriklere ayrılıyor. Kişisel yansıma, keşif ve oyun benzeri başlıklar ise %11’lik bir payla sınırlı kalıyor.
Programlama ile ilgili istekler ise iş amaçlı kullanımlarda dikkat çekici bir paya sahip olsa da toplam kullanım diliminde yalnızca %4’e karşılık geliyor. Kullanıcılar çoğunlukla ChatGPT’den sıfırdan metin üretmesini istemekten çok, mevcut metinlerini düzenleme, eleştiri ve çeviri gibi işlemler için destek talep ediyorlar. Kodlama ve yaratıcı işler, kullanım oranı açısından daha niş alanlarda kalıyor. OpenAI, bilgi yoğun işlerde yapay zekanın karar süreçlerini hızlandırıp verimliliği artırabileceğini vurguluyor. Bu çalışmaya katkıda bulunan isimlerden biri Harvard ekonomisti David Deming olarak öne çıkıyor. Ayrıca 2024 yılında %37 olan “kadın çağrışımlı” kullanıcı adı oranı, 2025’te %52’ye yükseldi; bu durum önceki yıllara kıyasla kullanıcı profillerinin dengelendiğine işaret ediyor.
OpenAI, sohbetlerin içeriğini incelemek için otomatik sınıflandırma araçları kullandığını ve verilerin insan analizi olmadan değerlendirildiğini belirtiyor. Bu bulgular, kullanıcı eğilimlerinin ve içerik tercihlerinin daha hızlı bir şekilde analiz edilmesine olanak tanıyor.